Son Dakika
YEDPA HABER TEMMUZ-AĞUSTOS SAYISI ÇIKTI
YEDPA HABER NİSAN& MAYIS AUTOMECHANIKA 2024 ÖZEL SAYISI ÇIKTI
AUTOMECHANİKA ISTANBUL 2024 OTOMOTİV SEKTÖRÜNDE YAŞANAN DÖNÜŞÜME ODAKLANACAK
YEDPA HABER OCAK&ŞUBAT SAYISI ÇIKTI!
2024 YEDPA TANITIM REHBERİ ÇIKTI!
MÜSİAD OTOMOTİV SEKTÖR KURULU TOPLANTISI YEDPA’DA GERÇEKLEŞTİ
Otomotiv sektörü ülkemizde ana gündem maddelerindendir. Araç fiyatlarının yükseliyor olması, ÖTV’de yapılacak değişiklikler, araç tedarikinde yaşanan sıkıntıların giderilememesi gibi oldukça yoğun bir gündeme sahip. Diğer taraftan global çapta da ciddi ilerlemeler ve gelişmeler katediliyor. Özellikle son senelerde etkilerini maalesef sıklıkla gördüğümüz küresel ısınma dolayısıyla alınan kararlar ve atılan adımlar dolayısıyla 2030’lu yıllarda Avrupa’da iki araçtan biri elektrikli olması, sonraki süreçteyse tamamı ile elektrikli araçlar ve yeni nesil araçlara geçmesi hedefleniyor.
Otomotiv sektörü tarihinde icat edildiği 1890’lardan bu yana en önemli değişimleri yaşıyor, bir süreçten geçiyor ve bizler de bu değişimin şahitleriyiz. Sektörün içerisinde hem yurtiçi hem yurtdışındaki birçok değişimi daha yakından takip ediyor, daha iyi görüyor ve tecrübe ediyoruz. Otomotiv sektörü tamamı ile dönüşüm hazırlığında; bir makinadan bilişim ve elektronik ağırlıklı mekanik robotlara dönüşen bir süreç yaşıyoruz. Birkaç yıl önce filmlerde gördüğümüz araçlar hayatımıza giriyor, hatta artık normalleşiyor. Tüm dünya elektrikli araçlar üzerinde hem fikir olmuş ve çalışmalar bu yönde ilerlemekte, tabi yeni nesil araçlarda farklı enerji türleri üzerine de çalışmalar yapılmaktadır. Mesela, ağır vasıtalar için uzun yol kat ettiklerinden hidrojen pilleri üzerinde çalışmalarda kabul görmüş çalışmalar yapılmaktadır. Bu sadece yakıt türleri ile ilgili değil, bu araçlara uyumlu üretilecek aküler, şarj üniteleri, çevreye etkileri, hukuksal boyutları bir aracın kaza anında çıkacak sorunlarda muhatabın kim olacağı ile ilgili konular hala net değil ve fikir birliğine varılmadı, süreç çok hızlı ilerleme kaydediyor, ilerlemelerse ülkelere göre farklılık gösteriyor.
Otomotiv sektörü Türkiye açısından hayati öneme sahip lokomotif bir sektör. İhracatta 16 yıldır birinci sektör. Ürettiğimiz araçların yüzde yetmişini birçok AB ülkesine ihraç ediyoruz. Avrupa’ya benzer entegre çalışmalar yürütmekteyiz. Türkiye’nin bu dönüşümden geri kalmayacağını umut ediyorum. Bu çalışmalarda geri kalmamız durumunda bu rekabetçi ortamda birçok avantajı kaybedebiliriz. Sadece otomotiv üretimde değil, OEM ürünlerde Türkiye otomotiv yan sanayisi dünyanın en güçlü sektörlerinden, yan sanayilerden kabul ediliyor. Maalesef Türkiye’de yeni nesil araçlarla ilgili global markalardan sadece bir tanesinin elektrikli ticari araçlar ile ilgili banttan indirmiş olduğu bir araç var. Onun ötesinde kendi milli markamız TOGG var. Dünya ile ayrışıyoruz, istediğimiz noktada değiliz. Bu konuda daha dikkat etmemiz ve üzerinde ağırlık vermemiz gerekiyor. Türkiye pazarını ayakta tutan hatta savunma sanayimizin gelişiminde de büyük rol oynayan bu sektörü ihmal etmememiz gerek. Dünyada birçok global markanın üretim üssü konumunda olan ülkemizde üretilen araçların yüzde yetmişi dünya pazarında kabul görmüş, biz bu dönüşümü aynı şekilde yakalamazsak sektörümüz açısından ciddi sıkıntılar yaşayabiliriz. İmzalanan Paris Anlaşmasıyla Avrupa, 2025’ten sonra dizel araçları kabul etmeyeceğini, hatta 2030’dan sonra tamamı ile elektrikli araçlara geçeceğini taahhüt ediyor. Bizim bu dönüşümü Avrupa ile benzer şekilde yakalamamız gerekir.
Türkiye birçok sektörde olduğu gibi otomotiv sektöründe de yatırım çekemedi. Aslında arzu edilen, kalıcı yatırımların ülkemize gelmesidir. Global markalar tercihini Türkiye’den yana kullanmadı. Bir takım teşvik edici adımların atılması gerekir. Bunun yanında Nisan ayında EPDK şarj üniteleri ile yeni bir çalışma yürürlüğe koydu. Buna benzer teşvik edici ciddi çalışma ve alt yapıyı oluşturmamız gerekir. Türkiye Avrupa’ya göre daha ciddi avantaja sahip. Gerek iş gücü gerekse lojistik konumu itibarı ile avantajlı konumda. Global markaların çoğunun Türkiye’yi tercih etmelerinin sebeplerinden bir tanesinin de Türkiye’de gördükleri ciddi potansiyel ve pazar payıdır. Şu anda yeni nesil araçlara yönelik birkaç ürün üretilmekte ama yeterli değil. Yeni teşvik ve gerekli alt yapıyı sağlarsak özelikle katma değerli ürünler konusunda yaşadığımız sıkıntıyı da otomotiv sektörüyle sağlayabiliriz. Aftermarket diye bahsettiğimiz yan sanayi alanının biraz daha zamana ihtiyacı var. Yetkili distribütörler ciddi değişimler yaşayacak.
Otomotiv sektörü bu dönüşümü hızlı bir şekilde yaşayacak. Gelecekte araç sahipliğinden araç kullanıcılığına daha hızlı bir geçiş yaşanacak. Otomotivdeki gelişmelere, iş modeline ve ileri yönelik hedeflere bakıldığında, sizi bir yerden bir yere götürmekten ziyade ofis gibi günlük birçok ihtiyacınızı karşılayabileceğiniz modeller üzerinde duruluyor. Yetkili distribütörler olarak ilerde araç satışları üzerinden değil de size sağlayacağı faydaları ve hizmetleri konuşuyor olacağız. Örneğin, son birkaç senedir ülkemizde de yaygınlaşmaya başlayan telefon uygulamaları üzerinden muhitinizde var olan araçları saatlik kiralayıp gittiğiniz yere bırakabildiğiniz modeller özellikle metropollerde giderek yaygınlaşacak. Buna ek olarak sürücüsüz araçlar gibi, sıfır emisyon araçlara göre çevre faktörünün ön planda olduğu bir dönüşüm de kapıda.
Türkiye’de araç pazarından bahsedersek, özelikle pandemide arz talep dengesinde yaşadığımız sıkıntılar ve yüksek ÖTV oranları, araç piyasasında ciddi sıkıntılar meydana getirdi. 2021 ve 2022 fiyatlarını karşılaştırdığımızda fiyatlar iki katına çıkmış durumda ve bu dengenin bu yıl sonuna kadar süreceğini düşünüyorum. 2022 yarı yıl satışlarına baktığımızda istenilen düzeyde olmasa da yıllık bazda sekiz yüz bin adetlere ulaşarak geçen yılın üstünde bir seviyeye ulaşması düşünülüyor ama ülkemizde oluşan enflasyon, kur dengesi, araç sahibin sattığı aracın yerine yenisini koyabilme endişesi gibi birtakım nedenler araç piyasasındaki fiyatların bir dönem daha bu seviyelerde olacağını gösteriyor, hatta 2023’ün ilk çeyreğine kadar sürebilir.
ÖTV konusunda ortak akıl ve istişare ile sektör temsilcilerinin görüşleri de dikkate alınarak bir karar alınmalı. ÖTV, Türkiye’de çok yüksek, maalesef dünyada en çok ÖTV uygulayan devletiz. Diğer yandan hükümetler bütçe içinde çok önemli ve vazgeçilemez bir gelir kalemi olarak görüyor. Geçmişte piyasa şartlarından ziyade bütçe gelirlerindeki katkısı ön planda oldu, ben farklı bir yaklaşım beklemiyorum. Cumhurbaşkanına yakın zamanda yetki verilmesini elektrikli araçlarla ilgili bir konu olduğunu düşünüyorum. Olası değişiklikler elektrikli araçların Türkiye’deki pazar payı çok düşük olduğu için toplam pazarı etkileyeceğini düşünmüyorum.
Diğer bir olasılıksa yıl sonuna doğru artan fiyatlar nedeniyle araç satışlarının çok düşük seyretmesi durumunda Cumhurbaşkanı siyasi saiklerle bir karar verebilir. Bu durumda da ÖTV’de bir düşüş değil, yeniden matrah ayarlaması yapılabilir. Şu anda araç bulunurluğu sorunlu ve araç fiyatları artmaya devam ediyor. Araç ihtiyacı olan şahıs ve kurumların normal alımlarına devam etmesi, yüksek beklentilerde bulunmamaları en rasyonel davranış olacaktır.
2022 yılının YEDPA için başladığı gibi güzel haberlerin devam edeceği, sağlık ve huzur içinde işlerimiz için de hayırlı, bol kazançlı, bereketli çalışmalar temenni ediyorum.
Salih Sami Atılgan
YEDPA Yönetim Kurulu Başkanı
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
05 Temmuz 2024 GÜNDEM, Köşe Yazıları, OTOMOTİV
09 Mayıs 2024 GÜNDEM, Köşe Yazıları, OTOMOTİV
08 Mayıs 2024 ANA MANŞET, GÜNDEM, Köşe Yazıları
15 Şubat 2024 ANA MANŞET, GÜNDEM, Köşe Yazıları, OTO YEDEK PARÇA, YEDPA HABERLER