Son Dakika
Otomotiv Satış Sonrası Ürün ve Hizmetleri Derneği (OSS), üyesi olduğu satış sonrası sektörünün global çatı kuruluşu FIGIEFA’nın Covid-19 salgını ile ilgili anketinin sonuçlarını aktardı. Avrupa’nın tüm ülkelerinden 408 bağımsız otomotiv yedek parça distribütörü ile yapılan ankette, salgının hem şirketlerin faaliyetlerine hem de iş gücüne yönelik etkileri gözler önüne serildi. Tamir hizmetleri ve yedek parça satışlarının önemli ölçüde azalma eğiliminde olduğu ortaya çıktığı ankette, en önemli sorunun da nakit akışı olduğu vurgulandı. Anket sonuçlarını değerlendiren FIGIEFA Yönetim Kurulu Üyesi Serdar Aslan, “Avrupa satış sonrası pazarlarında esecek rüzgarın yönü,Türkiye satış sonrası olarak bizlerin de rotasını belirleyecek” dedi.
Otomotiv Satış Sonrası Ürün ve Hizmetleri Derneği (OSS), satış sonrası sektörünün çatı kuruluşu olan ve 22 ülkeden 25 derneği temsil eden FIGIEFA’nın (International Federation of Automotive Aftermarket Distributors) yeni anketinin sonuçlarını açıkladı. Avrupa’nın tüm ülkelerinden 408 bağımsız otomotiv yedek parça distribütörü ile internet üzerinden yapılan açık ankette, salgınının şirket faaliyetlerine ve iş gücüne yönelik etkileri gözler önüne serildi. Katılımcıların yüzde 80’ini KOBİ’ler oluştururken, 5 binden fazla çalışan sayısına sahip 5 adet şirket de söz konusu araştırmada yer aldı. Çalışmaya yüzde 95 oranında Avrupa Birliği üyesi ülkelerde yer alan şirketler katılırken, katılımcıların yüzde 5’ini de birliğin yoğun ve entegre şekilde ticari bağlantılara sahip olduğu komşu ülkelerdeki şirketler oluşturdu. Ayrıca ankete, karantina ile tecrit koşullarının daha geniş ve uzun süre yaşandığı İtalya, İspanya ve Fransa’dan ise yüzde 68 oranında katılım sağlandı.
Faaliyetler devam etti, lokasyonlar kapalı kaldı!
Ankete göre; katılımcıların yaklaşık yüzde 60’ının salgın sürecinde kısıtlama olmaksızın ticari faaliyetlerini sürdürdüğü, yüzde 40’ının işlerine kısmen devam ettiği, yüzde 1’inin de tamamen kapatılmaya zorlandığı belirlendi. Profesyonel müşterilerle çalışan şirketlerin yaklaşık yüzde 80’inin de ticari yerleşkelerinin açık kaldığı, doğrudan tüketiciye satış yapan yaklaşık yüzde 45’lik kesimin yerleşkelerinin ise sosyal izolasyon ve alışveriş kısıtlamalarından dolayı kapandığı ortaya çıktı.
Satış noktasında yılın ilk çeyreği için herhangi bir kayıp olmadığını bildiren şirketlerin oranı yüzde 13 iken, Mart ortası itibarıyla bu oran yüzde 3’e indi. Aynı şekilde, şirketlerin yarısından fazlası, ilk çeyrekte üçte birden daha az kayıp yaşadığını belirti. Katılımcıların yarısından fazlası, Mart ortası itibarıyla kayıplarının yüzde 50’nin üzerine çıktığını aktardı. Şirketlerin yüzde 30’a yakını ise satışlarında üçte ikiden fazla düşüş yaşadığını açıkladı.
İstihdam konusu belirsizliğini koruyor!
Katılımcılar, bulundukları ülkelerin kısa çalışma ve kısmi/geçici işsizlik düzenlemelerinden, özellikle kısmi işsizlik hizmetlerine başvurdu. Şirketlerin yüzde 10’u çalışanlarının onda birinden daha azı için bu hizmetlere başvurmayı planlarken, yüzde 18’i ise çalışanlarının yarısına yakını için bu düzenlemelerden faydalanmak istedi. Katılımcıların yüzde 50’sinden fazlası ise çalışan sayısının yarısından fazlası için kamusal düzenlemelerden yararlandı. Şirketlerin yüzde 56’sı, mevcut durum ya da krizin uzaması halinde çalışan sayılarını azaltıp azaltmayacaklarına yönelik soruya “belirsiz” yanıtını verdi. Katılımcıların yüzde 20si, kısa ve orta vadede istihdam düzeylerini düşürmeyeceklerini, yüzde 11’i çalışan sayısını azalttığını, yüzde 13’ü de halihazırda istihdamını azaltmaya devam ettiğini belirtti.
Vergi ve sosyal güvenlik ödemelerinde erteleme talebi!
Anket ayrıca, şirketlerin bulundukları ülkelerin aldığı tedbir ve uyguladığı teşvikler hakkında büyük oranda bilgi sahibi olduğunu gösterdi. Bu kapsamda katılımcıların yüzde 96’sı, ülkelerinin aldıkları tedbirler hakkında bilgi sahibiyken, yüzde 51’i de AB nezdindeki tedbirlerin farkına vardığını aktardı. Yine ankete göre bu teşviklerden; vergi ve sosyal güvenlik ödemelerinde erteleme müracaatı yapanların yüzde 55’i olumlu sonuç aldı, yüzde 29’u sonucu halen beklediğini ve yüzde 16’sı ise olumsuz yanıt aldığını aktardı. Yardım ödeneği müracaatı yapanların yüzde 36’sının başvurusunun henüz kabul edilmediği, yüzde 17’sinin ise red cevabı aldığı görüldü. En olumsuz durumun ise yalnızca kamu otoritelerini değil, bankalar gibi finansal kurumları da içeren kredi garantileri kapsamında yaşandığı belirlendi. Katılımcılarının yüzde 42’si kredi garantileri ile ilgili halen başvuru sonucunu beklediğini, yüzde 22’si ise red cevabı aldığını aktardı.
En büyük problem: Nakit akışı
Ayrıca “kamu yetkililerinin hangi konuları ele almaları gerektiği sorusuna” katılımcıların yüzde 84’ü “likidite problemi” yanıtını verdi. Geleceğe yönelik net bir tablo çizilememesi ile tüketim talebinin düşmesinin, KOBİ’ler başta olmak üzere şirketlerde negatif bakış açılarına yol açtığı görüldü. Katılımcıların önemli bulduğu diğer konuları ise; vergi ve sosyal güvenlik ödemelerinde indirim ya da erteleme, kredi ve borçlarda faiz indirimi ya da sıfır faiz uygulaması, ödemelerin ertelenmesi, doğrudan teşvik ve kısmi işsizlik oluşturdu.
“Aynı ankete 1 ay farkla bile farklı cevaplar verilebiliyor”
Anket ile ilgili açıklamalarda bulunan FIGIEFA Yönetim Kurulu Üyesi Serdar Aslan, sürecin Avrupa satış sonrası pazarında daha az zararla atlatılabilmesi adına, Avrupa Parlamentosu ve ilgili alt çalışma gruplarıyla çalıştıklarını açıkladı. “Tüm dünyayı etkisi altına alan salgınla ilgili anketleri incelediğimizde, aynı çalışmaya 1 ay farkla bile farklı cevaplar verilebildiğini görebiliyoruz” diyen Aslan, “Bu da durumun ne kadar değişken ve dinamik olduğunu gösteriyor. Avrupa satış sonrası pazarlarında esecek rüzgarın yönü, Türkiye satış sonrası olarak bizlerin de rotasını belirleyecek. Avrupa ve Türkiye otomotiv satış sonrası pazarlarının ana sorunlarının örtüştüğünü, ülkeler bazında küçük farklılıklar oluştuğunu ancak işin özünde problemin üç ana kaynakta toplandığını görüyoruz. Bunları; hayatı idame ettirmek için gıda akışı ve sağlık önemleri, işi idame ettirmek için ürün ve nakit akışı ve yeni normalde çalışma şekillerindeki değişiklikler olarak sıralayabiliriz” ifadelerini kullandı.
BENZER HABERLER