Son Dakika
MÜSİAD Otomotiv Sektör Kurulu Başkanı Salih Sami Atılgan moderatörlüğünde gerçekleştirilen “Blok Muafiyetinin Otomotiv Sektörüne Etkileri ve Geleceği “ başlıklı panelin konuşmacıları, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof.Dr Arif Esim ve Rekabet Kurumu Temsilcisi Zeynep Şengören oldu.
Panelin açılış konuşmasını yapan MÜSİAD Otomotiv Sektör Kurulu Başkanı ve YEDPA Yönetim Kurulu Başkanı Salih Sami Atılgan, “Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Otomotiv Sektör Kurulu’nun Yedpa ev sahipliğinde, ‘Blok Muafiyetinin Uygulamaları ve Geleceği’ ne yönelik düzenlenen toplantımızın, ülkemiz ve sektörümüz adına faydalı ve hayırlı olmasını temenni ediyorum” dedi.
“Otomotiv sektörü Türkiye ihracatında lider sektör konumundadır”
Salih Sami Atılgan; Otomotiv sektörünün küresel özellikler arz eden, teknolojik imkanların ortaya koymuş olduğu gelişmeler sonucunda lider sektör konumunda olduğunu ifade ederek, “ Otomotiv sektörü sürekli kendisini geliştiren, diğer sektörler ki bunun içerisinde PetroKimya, Bankacılık sistemleri gibi ilgili bütün sektörler açısından da teknolojinin geliştiricisi ve sürükleyicisi pozisyonunda yer alan sektörümüz, geçmiş yıllarda olduğu gibi son 7 yılın 2,5 milyar dolarlık ihracat lideri konumundadır. Otomotiv sektörü, ülkemizde oldukça yüksek istihdam sağlayan ana lokomotif sektörlerden biridir” şeklinde konuştu.
“Türkiye, otomotiv sektöründe tarihinin en büyük yılını yaşadı”
Atılgan, Otomotiv sektörünün 2011 yılından sonra beklentilerin üzerinde gerçekleşen rakamlara ulaşıldığını belirterek, “ Otomotiv sektörü tüm olumsuzluklara ve baskılara rağmen, Doğu Avrupa; Bulgaristan, Slovakya ve Makedonya gibi ülkelerin yarısı kapasitesinde, Batı ve Kuzey Avrupa ülkelerine göre de 4/1 oranında kişi başına düşen araç sayısı ile otomotiv sektörü oldukça yüksek bir potansiyele sahiptir. Son günlerde ortaya çıkan kur artışları ve BDDK’nın almış olduğu kredi imkanlarını daraltmaya yönelik uygulamaları, bir kısma yönelik hamle gibi görülse de, aslında sektör içerisinde herkes 2014 yılında da benzer rakamlara ulaşılacağını öngörmektedir “ dedi.
Otomotiv sektörünün oldukça geniş bir alana sahip olduğunu ifade eden Otomotiv Sektör Kurulu Başkanı Salih Sami Atılgan, “ Ana distribütör firmalar, üreticiler, onlarla bağlantılı iş yapan satıcılar, yetkili servisler yan sanayi işletmelerimiz ve dahi onun ötesinde bizler gibi bağımsız grupları, yedek parçacıları oluşturan bağımsız servisler ve 2.el satıcıları gibi geniş bir yelpazede hareket ediyoruz.
“Sektörün böylesine kompleks bir yapıda oluşundan bağlantılı olarak da Avrupa Birliği ve ABD başta olmak üzere, bütün gelişmiş ülkelerde sektöre özel uygulamalar ve yasal düzenlemeler yapılmıştır. Türkiye’de, Avrupa Birliği kapsamında 2007 yılından bu yana otomotiv sektöründe, kısaca Blok Muafiyeti olarak adlandırılan Rekabet Kurulu’nun yayınlanmış olduğu tebliğ, yasal bir zorunluluk olarak şu an uygulanmaktadır. Otomotiv sektörü içerisindeki bütün grupların, birbirleriyle olan ilişkilerini düzenleyen, özellikle üretici ve distribütör firmaların hakim durumlarını kullanarak sektörün tamamını egemenlikleri altına almalarını engellemeye yönelik olarak, diğer rekabet uygulamalarına ek muafiyetler söz konusu olmuştur” şeklinde konuştu.
Atılgan son olarak, “ Sektör, yasal bir zorunluluk olarak 2007 yılında uygulamaya girdi. Üzerinden geçen bunca zamanda halen daha tartışılan bir konu olarak devam etmektedir. Yayınlandıktan sonraki süreçlerde de sürekli olarak, Blok Muafiyeti ile ilgili çalışmalar yapılıyor. Rekabet Kurulunun bu bağlamda hazırlamış olduğu bir anketi bulunmaktadır. YEDPA üyeleri de hazırlana bu çalışmaya kendi fikir, düşünce ve beklentilerine yönelik olarak katılabilirler” dedi.
MÜSİAD Otomotiv Sektör Kurulu Başkanı Salih Sami Atılgan’ın açılış konuşmasının ardından sözü alan İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Arif Esin, “ 12 Kasım 2005 tarihinde yayınlanan ‘ Motorlu Taşıtlar Sektöründeki Dikey Anlaşmalar ve Uyumlu Eylemlere İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği’ üzerine Türkiye’de belki ellinin üstünde hemen hemen tüm sektör derneklerinde, Ticaret ve Sanayi odalarında, yerel markalara ilişkin sektör derneklerinde konuşma yaparak, her seferinde bu Tebliği anlattım. Artık bu tebliği anlatmaktan çok, beklediğimiz umduğumuz faydayı bulup bulmadığımızı düşünmemiz lazım” dedi.
“Avrupa Birliği’ne uyumu, 1 yıl içerisinde sağlamamız gerekiyor”
Prof. Dr. Arif Esin, “ Sanıyorum ki kısa vadede Rekabet Kurulu, bu Tebliği sektör temsilcileri de inceledikten sonra değiştirecek. Çünkü, Avrupa’da da büyük değişikliklere uğradı ve şu anda bizim Avrupa Birliği mevzuatına uyumlu olarak yayınlanmış olan ve de yürürlükte olan tebliği de zaten Avrupa’da yürürlükte değil. Bizim Ortaklık Konseyi kararımızın 39.maddesinin B Fıkrasına göre Avrupa Birliği’ne uyumu, 1 yıl içerisinde sağlamamız gerekiyor” dedi.
“ Bu Tebliğ ile ne umduk sonunda neler bulduk…”
Prof. Dr. Arif Esin, “ Aradan geçen süre zarfında, Tebliğin birinci ve en önemli özelliği, ‘ Çok Marka Satıcılığı ‘ serbest bırakılmıştı. Bu tebliğ ile bugünkü tabloya baktığımız zaman, bazı bayiiler çok marka satıcılığına geçtiler. Dünyada da çeşitli birleşmeler ve devralmalar neticesinde bazı markalarda birleşti. Bugün bakıldığında Çok Marka Satıcılığı yapan bayiiler zaten Avrupa’daki üreticilerin değişik markaları satan haldedirler. Yedek parçalarının ya da tamir ve bakım hizmetlerinin alımı, satımı veya yeniden satımı konulu dikey anlaşmalar, dikey sınırlamalar içermeleri halinde bu Tebliğde düzenlenen koşullara uymak kaydıyla yalnız araç satarak bu işten para kazanmak hemen hemen imkansız hale geldi. Dolayısıyla bu da teori de kalan bir hadise oldu. Bu düzenlemeyle; sadece araç satışıyla uğraşırken servis hizmetlerini, serbest servislere yaptırmak mümkün oldu. Bir özelliği ile yine yetkili satıcıların bölge satışını yapma ve bayii açma imkanına sahip olunması idi. Bu hak bazı yetkili satıcılar tarafından kullanılmak istendi. Ancak buna sistem içerisinde içerisinde bulunan diğer yetkili satıcılar özellikle Anadolu’ daki bayiiler itiraz ettiler. Çünkü prim sistemleri dahilinde fazla araç tedarik edenin, fazla indirim alacağı veyahut prim alacağı sistem içerisinde haksız rekabete neden olur diye düşünüldü. Aslında bu da hiçbir şekilde yürümeyen bir sistem olarak yok olup gitti. Bu Tebliğ, yetkili satıcının satış ve mekanın distribütörün iznine tabii olmadan ve ona danışmadan değiştirme hakkı tanıdı. Ancak tabii burada yapılan büyük yatırımlar; plaza yatırımları, bölgeler içerisinde yapılan coğrafi sınırlamaların sonucu olarak bu da Türkiye’ nin özel durumunda dolayı yapılabilirliği olamayan bir özellik olarak kaldı. Bunun dışında ‘Yetkili satıcıya distribütör dışında doğrudan istediği araç ve yedek parçaları ithal etme ‘ hakkı tanınmıştır. Bu, o yıllar için çok önemli bir gelişmeydi” şeklinde konuştu.
“En nihayetinde Avrupa Birliği’ndeki sonuçlar Türkiye’ye yansıdı. Maalesef bu Tebliğ istediğimiz, beklediğimiz faydaları vermedi. Neydi bu beklentiler; yedek parça fiyatlarının ucuzlaması, işçiliğin ucuzlaması, bol parça bulunması ve herkesin istediği yerden parçasını hizmete alabilmesi. Sonuç itibariyle Avrupa’da da yeni bir mevzuat düzenleniyor. Umut ediyorum ki bundan sonraki yapılacak düzenleme, sektöre hayırlı olur ve hepimiz umduğumuz faydayı ve karlılığı elde ederiz” dedi.
“Tüketici açısından bilgi eksikliği var”
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Arif Esin’in ardından Rekabet Kurumu temsilcisi Zeynep Şengören söz aldı. Şengören, Lokomotif bir sektör olarak otomotiv sektörünün tüketici açısından da önemini vurgulayarak, “ Tüketici açısından konut alımından sonra tek seferde gerçekleştirilen en büyük ikinci harcamayı otomotiv sektörü oluşturmaktadır. Aracın bakımı ve tamiri konusunda tamamıyla yetkili servis ne derse onu yapmak zorunda, bu nedenle diğer sektörlerden dağıtım ağı farklı olan bir sektör. Sektörlerdeki anlaşmalar tamamıyla bu doğrultuda yürümekte ve anlaşma olmamasına rağmen sağlayıcıların yetkili servislere karşı bir takım yükümlülükleri var” şelinde konuştu.
Şengören son olarak, ” 12 Kasım 2005 tarihinde yayınlanan ‘ Motorlu Taşıtlar Sektöründeki Dikey Anlaşmalar ve Uyumlu Eylemlere İlişkin Grup Muafiyeti Tebliğ’inde eğer bir başarısızlık varsa, bunun değişikliği söz konusu olabilir. Amacımız bizim pazarımıza uyan bir düzenleme yapmak. Komisyon bizim için bu anlamda yol göstericisi” dedi.
BENZER HABERLER